Bu kabak başka kabak, gel tadına bak!
Burası Urla Pazarı. Kabak çiçeği dolması sevenlerin gözde tezgahının önündeyim. Elmas, kabakları sabah erkenden toplamış, çiçeklerini ayırmaya kıyamamış. Tezgahı adeta çiçek bahçesi. Gel de alma, gel de pişirme… Kimi sırf kabak alıyor kimi de sadece çiçeğini. Görüntüye kapılıp çiçeği burnundaların en miniklerinden satın alıyorum. Ben bunların aynen tezgahta durdukları gibi bütün bütün pişireceğim diyorum. Elmas mutlu mutlu gülümsüyor. Hah, işte tamam, diyor.Yaptığının fotoğrafını getir de ben de göreyim diyor. Bir de poz veriyor tezgahının yanı başında. Eve gelir gelmez işe koyuluyorum. Çiğden yapılıyor kabak çiçeği dolması. Kolay yani… Elmas’ın demesi, her çiçek için bir tatlı kaşığı pirinç hesaplayacakmışız. Öyle yapıyorum; tam otuzbeş tane çiçek var… Önce iki baş soğanı incecik rendeliyorum, ölçülü olarak yıkayıp süzdüğüm pirince katıyorum.Tuz , karabiber, maydanoz, nane ve tabii ki bol dereotu ekliyorum. Kabak çiçekleri yıkanınca hem zedelenebiliyor hem de çabuk soluyorlar, bu yüzden hepsini aynı anda suya atmıyorum. Üçer beşer işe girişiyorum. Doldurduklarımı geniş dipli bir tencereye dizerek işe devam ediyorum. Sonunda tencerem tezgahtaki görüntüye benziyor.
Zeytinyağını, limonunu bolca tutuyorum; arzu eden şeker ekleyebilir ama ben eklemiyorum. Bir miktar su ilavesinden sonra tenceremi önce ıslatarak şekil verdiğim yağlı kağıtla sıkıca sarıyor sonra da kapağını kapatıyorum. Böylece yemeğim kısık ateşte pişerken buhar kaçırmıyor. Çok değil, yaklaşık 40 dakika sonra kabak çiçeği dolama tam istediğim kıvamda pişmiş oluyor. Sabırsızımdır ama soğumasını beklemem gerekiyor ki servis tabağında da tenceredeki gibi muntazam durabilsinler.
En nihayet servis tabağım sofrada. Dostlar geliyor veeee mutlu son!
Bu bilgileri bizimle paylastiginiz için tesekkür ederim.
Saygilar Didem