Eskilere veda, yenilere merhaba…
Herkese merhaba,
Her yeni yıl yaklaşırken yazdığım bir yazıyı bu kez yine güncelleyerek paylaşmak istedim. Belki yazdıklarımın bir çoğunu biliyorsunuzdur da zihninizin bir kenarında saklanmışlardır, bakarsınız şimdi size kendilerini hatırlatıverirler.
Yeni bir yılın başlaması ile bir döngü tamamlanıyor. Son başlangıçla birleşince çemberin iki ucu da birbiriyle birleşiyor. Çok çok eski çağlarda bile insanlar bahar aylarında doğanın yeniden doğuş zamanını yeni yıl olarak kabul etmişler ve bunu çoşkulu törenlerle kutlamışlar. O zamanlardan beri çember yani yüzük şekli bir döngünün tamama ermesi, sonsuzluk anlamında önem taşır. Bir deyişe göre, o eski zamanlarda bile bazı toplumlarda yılbaşı sofralarına çember şeklinde süsler, ekmekler, yemekler konurmuş. Sonsuzluğa yani her bitişin bir başlangıç olduğuna inanıldığındandır ki yılbaşında bir çok geleneğe göre kışın yapraklarını dökmeyen çam ağacı gelin gibi süslenir bütün kış yeşil kalmayı başaran kokina bitkisi evlere taşınır. Toplumların geçmişte de bugün de uyguladıkları daha sayısız yeni yılı karşılama gelenekleri var. Hepsinin de niyeti bir; yeni yılın bolluk, bereket, huzur ve sağlık getirmesi için dilekte bulunmak.
Eski bir Çin geleneğine göre yeni bir yılı karşılamadan önce bereketi simgeleyen bazı yiyecekleri doğayla paylaşmanın uğuruna inanılırmış. Öğrendiğimden beri uyguluyorum ve bu bana büyük huzur evime de bereket getiriyor. Ben şöyle uyguluyorum:
1-Tam da şu günlerden itbaren Ocak ayının 3. haftasına kadar evimizde tutacağımız ve sonrasında da doğadaki canlılarla paylaşacağımız bir bereket kasesi hazırlıyoruz. Bu kasenin içine kestane, ceviz, fındık, badem,buğday,arpa koyuyorum. Bu kaseyi görünür bir yerde tutuyor hatta bu zaman içinde konuklarıma ikram edebiliyorum. (Azalanın yerine yenisini koymakta bence yarar var).Ocağın 3. haftasında yani yaklaşık 21 gün sonra tabakta kalanları bahçeye, diğer canlıların yararına serpiyorum.
2-Ayrıca çocukluğumuzda yaptığımız kağıt kayıklardan iki tane yapıyorum. Bu kayıkların içine bir miktar arpa- pirinç. buğday dolduruyorum. Evimin giriş kapısının iç tarafına yüksekçe bir yere bu erzak dolu kayıkları yapıştırıyorum. ( Bir iş yeriniz varsa orada da uygulayabileceğiniz bir yöntem bu) Yine 21 gün sonra bu kayıkları deniz veya akarsu kenarına gidip suya bırakıyoruz. Kimseye zararı olmayan, bereketi paylaşmanın basit bir örneği olan bu ritüeli denemenizi öneririm. Yararını görürsünüz.
Bunların dışında mümkün olduğu kadar uygulamaya çalıştığım bir temizlik çalışması var ki belki de en uygun zaman hemen şimdi; eskileri ardımızda bırakma , yenilere hem evimizde hem ruhumuzda yer açma zamanı…
Bana da yıllar önce sevdiğim saydığım birisinden bir mail yoluyla gelen bu çalışma aynen şöyle:
*Tüm alacak ve borçlarınızı yazın, mümkün olduğunca borçlarınızı kapatın, alacaklarınızı alın. “Eski defterleri kapatın…” Siz başkalarına hakkını teslim edin ki size hakkınız teslim edilsin.
*Şimdi kalkın yerinizden; elinizde ıslak bir bez olsun mutlaka, dokunduruverin her yere,belki bu bez sirkeli suya batırılmış olabilir;evinizi önce yatak odanızdan başlayarak adım adım dolaşın; çekmecelerde, dolaplarda son 6 ayda elinize almadığınız her şeyi eşikten dışarı çıkarın,ona sizden daha sık dokunacağını bildiğiniz birilerine verin.
1-Yatak odası 2-Mutfak
Yani duygularınız ve bolluk-bereketiniz.
*Mutfak dolaplarınızı açın, kenarı-köşesi çatlamış ne kadar bardak-tabak-çanak varsa atın.Özellikle çekmecelerde-dolaplarda kalmış, açılmış-yarım paketlerdeki arta kalmış gıdaları kullanma tarihlerine bakın ve atın,kullanılacak durumdakileri mümkünse temiz cam kavanozlara yerleştirin. Buzdolabındaki her şeyi çıkarıp yeniden dizin raflara, atmanız gerekenleri atarak. Buzlukta o en dipteki şey var ya, belki 3 yıldır belki de daha fazladır duruyor, atın onu da.
*Evinizin girişinde, ayakkabılıkta ya da orada-burada duran ve son bir yıldır ayağınızın hiç değmediği tüm ayakkabıları giyecek birilerine verin. Gözünüze çarpan boş kutuları, kavanozları, gazeteleri, kağıtları vs. atın.Tutunmayın, bırakın, üzülmeyin, mahvolmayacaksınız onların yokluğunda.
*Şimdi sırayla her odanın köşesine bakın, kapıların arkalarına, koltuk arkalarına. Oralara koyduğunuz ne varsa yerinden oynatın,durması gerekmiyorsa nereye gideceğini biliyorsunuz artık :)Banyo dolabınız, ilaç dolabınız, yarım şişeler, paketler…. 🙂
*Şimdi bu tura yeniden ve son kez başlıyoruz. Yine yatak odasından, gardrop ve çekmecelere bir kez daha göz atacağız. Az önce görmezlikten geldiğiniz o elbise var ya, bir de şu çanta,bi-dünya para vermiştiniz de bilmem ne markaydı belki de… dursun demiştiniz ya…Alın onu elinize, giyinin ve dolaşın şöyle evin içinde,tazelensin-yenilensin sizinle; ya da onu sevinerek giyecek birisine verin. Bu ikinci tura çıkışınız, bir öncekinde tutunduğunuz ne varsa onlardan da vazgeçebileceğinizi görmek için olacak.
*Çalışıyorsanız iş yerinizde sıra. Evet, “eşeğin büyüğü ahırda” gibi görünüyor size, ancak 15 dakikada çekmece içleri tık tık tık düzene giriveriyorlar. İş-kariyer-para akışınız anlamına geliyor o çekmeceler. Bütün küçük not kağıtları lazım olur diye başka bir çekmeceye tıkılmayacak, gidecek. Kartvizitler bir köşede toplanacak, kalemler öbür köşede, ajandalar yanyana.
*Bir de akıl defteri koyun elinizin altına,uzun süredir ertelediğiniz yapılacak işler listeniz var ya,şuranın lambası değişecek, saate pil alınacak, yedek anahtarlar aranacak,komşudan aldığım matkap geri verilecek,aşure kaseleri iade edilecek (içleri doldurulacak diye bekliyorsanız minik bir paket çikolata atıverin içine). Bankaya talimat verilecek vs. vs.lerin listesi yapılacak. En geç 10 gün içinde her gün 3 adet madde gerçekleştirilecek ve liste bitirilecek. Yapılması gerekenler akla geldikçe akıl defterine eklenecek ve yaptıklarınız işaretlenecek.
*Bütün bunlar bittikten sonra girin duşa, uzun uzun uzun uzun yıkanın, arının, paklanın…Bol bol su için.
Her işiniz kolayca aksın, yolunuz-ışığınız aydınlık olsun, mutlulukla gitsin gidenler, sevinçle gelsin gelenler.
Evet bu maili okuduktan sonra insanın bu önerilere kulak veresi geliyor doğrusu. Neden olmasın,hepimizin dolapları vedalaşamadığımız eşyalarla dolu değil mi? Daha dün kenarı kırık tabakları saksı altı olur belki diye kenara kaldırmadık mı?
Hepimize, esiri olduğumuz eşyalar ve takıntılardan arınma fırsatı tanınmışken haydi iş başına.Özgürleşelim.
Sevgiyle ve sağlıkla kalın!
Reblogged this on mutfak penceremden.
Tesekkurler, iyi yillar