İçeriğe geç

İpek Hanım Çiftliği ile İstanbul Buluşması

30 Nisan 2012

Şunu baştan belirtmeliyim ki, bu yazıyı kaleme almamın sebebi, katıldığım çok faydalı bir toplantının içeriğini sizlerle paylaşmaktır. Kesinlikle bir reklam amacı yoktur ve olamaz. Yazılarımda sık sık belirttiğim gibi mutfak alışverişimin büyük bir kısmı köylerden ve özellikle de Nazilli İpek Hanım Çiftliği’nden yapmaktayım. Geçen yıl eşimle beraber çifliği ziyaret ettik ve yayla evlerinden birinde konuk olduk.Tadına doyamadığımız bir deneyim yaşadık. Çiflikte neler olup bittiğini bizzat görme şansımız oldu. Çiftliğin kurucusu Pınar Hanım’ı da pozitif girişimciliğinden dolayı takdir ediyorum. Her hafta sipariş listesine ek olarak gönderdiği yararlı bilgileri zaman zaman yazılarımın arasına alıyorum ve bu bilgiler sizden büyük ilgi görüyor. Bu yüzden aldığım notları yazmak istedim.

Tarih 28 Nisan 2012, yer İstanbul Mutfak Sanatları Akademisi, mikrofonda bir kadın salonu dolduran topluluğa sesleniyor;

“Geleceğe en büyük yatırımınız çocuklarınızdır. Onlara küçüklükten itibaren ne sunarsanız onu yerler. Gezmeye gideceğiniz saatlerin bir kısmında çocuklarınıza ev yemekleri, kek ve kurabiyeler, hatta cips yaparsanız, onları market raflarındaki zararlılardan koruyabilirsiniz. Evinde yemek pişen çocuklar ev yemeğinin tadına alışırlar. Anneler! Lütfen, birleşin ve AKILLI ANNELER PLATFORMU ’nu oluşturun. Çocuklarınızın kreşlerden başlayarak okullarda neler yediğini kontrol edin, gerekirse yemeğini benim gibi evden götürün. Aman onları şekere alıştırmayın. Market alışverişlerinizi yaparken çocuklarınızı beraber götürmeyin!”

Bu kadın, Nazilli’nin Ocaklı Köyü’nde faaliyetini sürdüren İpek Hanım Çiftliği’nin kurucusu Pınar Kaftancıoğluydu. Kendisi herşeyden önce çocuklarının sağlıklı beslenmesi ve mutlu olması için birçok şeyle mücadele etmiş ve etmeye devam eden bir annedir.

Pınar Hanım’ın ve çiftliğinin beyin takımı diyebileceğimiz ekibinin İstanbul Mutfak Sanatları Akademisi’nde müşterileri ile buluşmasının tarihi haftalar öncesinden duyurulmuştu. MSA yönetiminin açıkladığına göre aldıkları mail ve katılım başvurusuna bakılırsa, talebe karşılık vermek için en az on toplantı yapmak gerekiyormuş. Tabii, eğer bu ekip çiftlikteki işini gücünü bırakıp toplantıdan toplantıya koşacak olursa üretim ve dağıtım işlerinde neler olabileceğini düşünün. Bu yüzden Pınar Hanım’ın dediği gibi daha fazla bilgi edinmek, neyin nerede hangi şartlarda üretildiğini, nasıl kolilendiğini, ürünlerin hangi çabalar sonucu bize ulaştığını görebilmek için çiftliği yerinde ziyaret etmek en doğrusu olacaktır. Her gün onlarca misafire çiftliği gezdirdiklerini söyleyen ev sahipleri, bundan çok mutlu olduklarını da sözlerine ekliyorlar.   Ancak kendisinin de belirttiği gibi çok yoğun işleri arasında Pınar Hanım’ı her an çiftlikte bulmanız mümkün olmayabilir ama kurmuş olduğu kadro onu aratmayacaktır.

Nazilli’den gelen ekipte, Pınar Hanım ile birlikte, çiftliğin amiral gemisi Ganimet Hanım, ekmek üretiminin sorumlusu Zübeyde Hanım, yufka, gözleme, börek gibi ürünlerden sorumlu Kezban Hanım, reçel, tahin, salça, konserve vs. mutfak ürünlerinden sorumlu Emel Hanım, pastane ürünlerinden sorumlu Gülşah Hanım( kendisi,MSA’dan diplomalı) paketleme bölümünden sorumlu İpek Hanım, Pınar Hanım’ın dublörüm de dediği sağ kolu, İlknur Hanım ve çiftlikteki bütün üretimin takipçisi, ekim, dikim, hasat işlerinin kotarıcısı Sefer Bey ile süt ürünlerinden sorumlu eşi Fatma Hanım vardı. Bütün bu insanlar ve çiftliğin yaklaşık 75 çalışanı neredeyse büyük bir aile oluşturmuşlar ve 365 gün işbaşı yaparak büyük bir özveriyle çalışmaktalar. Herkes, işin bir parçası olduğunu biliyor ve yüzlerinden de görüldüğü gibi yaptıkları işten büyük keyif alıyorlar. Sağlıklı olduğu kadar da neşeli olan bu güzel insanlar, dünkü söyleşide biz büyük şehrin kurbanlarını “ enerjisi düşük insanlar olarak” tanımladılar.

Buluşmada en çok vurgulanan konuların başında 4 yılı aşkın bir zamandır bilfiil çalışıp bizlere ürün gönderen bu kuruluşun tabii ki yanlızca belli sayıda aileye hitap edebileceği ancak ata tohumları ile eski tip tarım yapmak isteyenlere iyi bir örnek olabileceği geliyordu. Zaten Pınar Hanım da son 6 aydır artık yeni müşteri kaydetmediklerini, kapasitelerinin dışına çıkamayacaklarını, işin ancak bu kadarla kalırsa keyifli olacağını söyledi. “ Anadolumuz’da halen doğal tarım yapmaya müsait büyük topraklar var, yeter ki Sefer Bey gibi daha birçok çiftçi, geleceğimizi yok etmeye hazırlanan endüstriyel tarıma sırt çevirebilsin”. Dedi.

İsterseniz şimdi de Ocaklı Köyü ve çevresinde İpek Hanım Çiftliği’ne ait bütün arazilerin ekim, dikim işlerini yapan dededen çiftçi Sefer Bey’e kulak verelim:

Biz Pınar Hanım ile tanışmadan önce OcaklI Köyü’nde anam babam usulü ata tohumlarımızla tarım yapıyor ve aslında ekonomik olarak zorlanıyorduk. Endüstriyel tarıma geçip geçmemek arasında karasızlık yaşadığımız bir dönemde kendisiyle tanıştık . Bizim geleneksel tarım bilgimizle onun pazarlama yeteneği birleşince bu işte ortak olduk. Araziler aldık, zeytinlikler, meyve bahçeleri ve diğerleri ile işimiz büyüdü. Büyük bir titizlikle saklanan ata tohumlarımızı işledik ve çoğalttık. Halen topraklarımızda endüstriyel tarımla elde edilebilecek ürünün neredeyse 1/10 unu üretiyoruz. Tarım zararlıları ile mücadelede sadece, insan sağlığına zarar vermeyen, kükürt ve toz kireç kullanıyoruz. Hermesit ve kimyasal kullanmıyoruz. Gübreleme için kendi hayvanlarımızın gübresini kullanıyoruz. Bu bizim masrafımızı 2ye hatta 3 e katlıyor, çünkü bir yandan tarlamızda oluşan yabani otları çapayla temizlerken bir yandan da hayvan gübresinde bulunan çeşitli tohumları toprağa katmış, böylece temizlenecek ot miktarını artırmış oluyoruz. Zor bir arazide çalışıyoruz. Öyle ki bazen bir traktörün giremediği yeri iki öküzle sürüyoruz. Bu yaptığımızı görenler bizi pek de akıllı bulmuyor ama biz yine de işimizi seviyoruz.”

Katılan misafirlerden gelen soruların çoğu organik tarım ile doğal tarım arasında fark olup olmadığı ve organik olduğu iddia edilen ürünlere nasıl güven duyulacağı idi. Tabii bu bağlamda sertifikalı ürün demek güvenilir ürün demek midir, ve İpek Hanım Çiftliği’nin sertifika konusuna yaklaşımı nedir? *Ayrıca çiftliğe en yakın endüstriyel tarım alanı ne kadar uzaklıktadır?

Pınar Hanım ve Sefer Bey hiç düşünmeden organik tarımın doğal ata tarımı ile hiçbir benzerliği olmadığını söylediler. Dinleyicilerin de katılımıyla, ancak kimseyi de  karalamadan, organik gıda ve sertifikalı ürünler pazarında oynanan oyunlardan kısaca söz edildi ve herkesin kendi işinden sorumlu olduğu vurgulandı.

Pınar Hanım, çiftliğin çevresinde endüstriyel tarım yapılmadığını, çünkü arazinin yapısı itibariyle aslında tarıma uygun olmadığını bir daha hatırlattı ve kullandıkları suyun da tamamen kendisinin daha önceden işletmiş olduğu su fabrikasına gelen kaynak suyu olduğunu ekledi. Sefer Bey ise, üzerinde endüstriyel tarım yapılan en yakın tarlanın çiftliğe 2,5km. uzakta olduğunu belirterek, endüstriyel tarımdan toprak altına karışan suların kendi tarım alanlarına ulaşmasının mümkün olmadığını ekledi.

Toplantıda organik sertifika sistemi de tartışıldı ve yakın bir zamanda daha çok karşılaşacağımızdan bahsedilen “katılımcı sertifika sistemi”yle de ilgili bilgi aktarımı oldu. Anlaşılan o ki katılımcı sertifika ya da teminat sistemi sadece tüketicinin üretim platformuna aktif katılımı, üreticinin de güven temin etmesi ile kurulan karşılıklı ve sosyal bir ilişkiden ibarettir. Yapboz tahtasına dönüştürülen tarım ve gıda sistemimizde de esas olan üretici ile tüketici arasındaki güven olmalıdır. Pınar Hanım başta Ocaklı köylüleri ile arasında gelişen güvene  dayalı ilişkiyi şimdi yüzlerce tüketicisiyle kurmuş görünüyor. Şimdi her gün bir başka “gıda krizi” haberiyle sarsıldığımız ülkemizde bu ilişki tarzının  sürdürülebileceği başka  platformlara da ihtiyaç var.
 Pınar Hanım’ın, çiftliğinin kapılarını herkese açarken, bilerek veya bilmeyerek kurduğu üretici, tüketici arasındaki köprünün, başkalarına da örnek olabilirse yukarıda sayılan herşeyi kalıplara sokan ve ilişkileri standardize eden belgelere de çok fazla gereksinim kalmayacağı düşüncesi bu bölümde öne sürülen görüşlerdendi.

MSA’ daki buluşmanın önemli bir konuğu daha vardı ki o da Pınar Hanım’ın  memleketi  Kars ‘tan gelen hemşerisi, “kavılca” buğdayını yaşatmak için büyük uğraşlar veren, ata tohumlarımızın korunması için örnek adımlar atan, Kars’ta Boğatepe Peynir Müzesi’ni kuran İlhan Koçulu idi. İlhan Bey Pınar Hanım’ın Nazilli’de yaptığı işi öncelikle, “Girişimci Sabırlı Sermaye Projesi” olarak adlandırdı. Yılların tecrübesiyle konuşan İlhan Bey, Ocaklı köyünde tam manasıyla doğal tarım yapıldığına şahit olduğunu söyledi. Ayrıca Ocaklı ve çevre köylerinde artık kadın emeğine saygı duyulduğunu da vurguladı. O da aynen Pınar Hanım gibi sağlıklı gelecekler için özellikle çocuklarımızın sağlıklı beslenmesine yatırım yapmak gerektiğini bir kez daha hatırlattı.

Pınar Hanım yeni ve kolay satış politikaları uygulayıp maliyetleri artırmak istemediğini işini bu boyutta sürdürmeye kararlı olduğunu bir kez daha vurguladı. Taklit edilmek yerine örnek alınmak istediğini hatırlattı ve görmek isteyen herkesi çiftliğe davet etti.

Üç saati aşan bu güzel buluşma, katılımcı konuk ve dinleyicilerin kucaklaşmasıyla sona erdi.

Teşekkürler İpek Hanım Çiftliği!

Teşekkürler Mutfak Sanatları Akademisi!

Not: Pınar Hanım’ın bir oğlu ve bir kızı var. Çiftlik, adını 9 yaşındaki İpek’ten almış.

*Bir yerde temiz tarım yapabilmesi için endüstriyel tarım arazilerinden  en az 1km. uzaklıkta olmak gerekiyor.

Reklam
14 Yorum leave one →
  1. Ay parçası permalink
    14 Temmuz 2014 06:45

    Pınar hn. Süper bir iş yapıyor. Hakikaten meşakkatli. İyi ki nazan abla, geleneksel pazar.com gibi benzer güvenilir girişimlerle sayıları artıyor.

    • 16 Temmuz 2014 08:29

      Evet sevgili Aynur hanım zaten o da bu işi gerçek anlamda sırtlananlara ön ayak olmaya çalışıyor,maalesef ortada o kadar menfaaaati için sağlığımızla oynayan var ki.Biz de yeni yeni bu işe soyunanlara destek vermek için elimizden geleni yapacağız.Teşekkürler katkınız için.

  2. Ayşegül Çerçi permalink
    13 Mayıs 2012 22:18

    Çok güzel bir özet yapmışsınız teşekkürler..:)

  3. 11 Mayıs 2012 11:15

    Cok guzel ozetlemissiniz, cok tesekkurler. Gitmis gibi oldum.

  4. 07 Mayıs 2012 22:56

    Harika bir konuşma özeti olmuş, bende katılımda bulunamamıştım. Çok teşekkürler. Sevgiler.
    http://dogalanneyim.blogspot.com
    http://www.facebook.com/groups/dogalanneyim

    • 08 Mayıs 2012 00:27

      Ben de sizin blogunuzu Pınar Hn. dolayısıyla tanımıştım. O kadar doğru konulara el atıyorsunuz ki.hele şu tavuk olayı inanılmaz, biz de uzun zamandır tavuk yemeyenlerdeniz. Tarif bile veremiyorum bu yüzden. O toplantıda tavuk konusu da konuşuldu ama artık ben o kısmını yazamadım.toplantı tekraralanacak aman kaçırmayın derim.

  5. 07 Mayıs 2012 13:50

    Kacirdigima oyle uzulmustum ki! Buraya aktardiklariniz icin cok tesekkurler!!

  6. Sedef Celebioglu permalink
    07 Mayıs 2012 11:07

    Merhaba,

    Ben de MSA toplantisina cok isteyip de katilamayanlardanim. Pinar Hanim bizleri blog’unuza yonlendirmis. Ayrintili yaziniz ve fotograf icin cok tesekkur ederim. Bu sayede sizi ve sitenizi ogrendigim icin de memnun oldum. Takip edecek ve tariflerinizi deneyecegim.
    Sevgiler, Sedef Celebioglu

    • 07 Mayıs 2012 12:19

      Teşeküür ederim.Pınar Hanım sayesinde sağlıklı beslenenenler ordusunun büyümesini ve onun gibi öncülerin çoğalmasını diliyoruz.

  7. basak permalink
    06 Mayıs 2012 15:05

    ızmırde oturuyorum ve pınar hanımdan cok alısverıs yapıyorum orda olmak ısterdım

  8. 02 Mayıs 2012 07:34

    Detaylar ve içerik paylaşımı için teşekkür ederim. Pınar hnm dan aldım adresi. Hoşgeldim.

    Toplantıya istediği halde katılamayan anne Çiğdem

  9. Deniz permalink
    30 Nisan 2012 21:39

    ben de katılamadığıma çok üzülmüştüm, özetlemen için teşekkürler

  10. fatos permalink
    30 Nisan 2012 16:21

    çok teşekkürler ışıl’cım.. sevgi ve saglıcakla..:)

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: