Havadan Sudan Bir Yazı
Sevgili dostlarım, bugün, herhangi bir tarif vermeden, öylece havadan sudan yazmamın nedeni; belki bugün sadece içimden böylesi geldiğinden, belki de çoktandır yazmaya niyetlendiğim ama yazamadığımdandır. Bundan sonra ara sıra, bazı bazı, mutfakpenceremden yemek kokularının yanında başka şeyler de duyabilirsiniz. Çünkü yaşam mutfağın dışında da sürmekte ve her gün önümüze başka başka sofralar kurmakta. Evet, çoktandır evimde yaptığım ekmek atölyelerimde konuklarımın da benim de birbirimizden çok şeyler öğrendiğimizi gördüm. Malum, ekmek mayalanmak için süre istiyor, biz de bu arada yararlı gevezelikler ediyoruz. İşte mutfakpenceremden duyabileceklerinizin birçoğu çevremde takdir ettiğim insanlardan, yaşamlardan, üreticilerden, yazıp, çizen, boyayan sanatçılardan, sağlıklı yaşam için çaba sarf edenlerden alıntılar ve belki de benden eklemeler olabilir. Ama dediğim gibi ara sıra, bazı bazı…
Bugün öylesine, değişimle ilgili bir şeyler yazmak istedim. Ancak yazımın sonunda önümüzdeki günlerde daha detaylı bahsedeceğim ve benim de hayatımdaki olumlu değişimlerde rol oynayan bazı kişi, oluşum, blog vb.nın linklerini vereceğim. Şimdilik… Bunlara her gün yenileri ekleniyor ve ben paylaşmadan durmak istemiyorum.
Değişim mi, dönüşüm mü, her neyse… Sizin de yaşamınızda bazı taşlar yerinden oynuyor mu şu sıra?
Kendime, çekirdek ve büyük aileme baktığımda, epeydir yerinden oynamaya başlayan taşlar görüyorum. Bazıları muhteşem şeylere sebep oluyor, bazılarıysa istesek de istemesek de yaşamak zorunda olduğumuz şeyleri getiriyor. Sanırım, devir; bütün taşların çocukluğumuzda bize verilen bilgiye göre muhakkak üst üste, muntazam, devrilmeyecek şekilde, aralıksız dizilmeden de bir bina oluşturulabileceğini, sonra da bu binayı en iyi sigorta şirketine sigortalatmadan da hayatın devam edebileceğini görebilme devri. Başta da yazdığım gibi ben şimdilik sadece yerinden oynayan taşları ve buna rağmen devam eden hayatı görüyorum. Devamını görebilmek ve yaşamımı buna göre yeniden düzenlemek için daha büyük numaralı, kaliteli bir gözlüğe gereksinimim olacak. Şöyle bir bakıyorum da bu gözlüklerden var sanki etrafımda, yeter ki ben uygun olanı bulup kullanayım.
Şu ana kadar oynayan taşların bendeki olumlu yansımalarına gelince… Canımın canı kızlarımın kendi hayat yollarına çıkmalarıyla başladı her şey. Dörtten üçe, üçten ikiye geçiş. Zorunlu emeklilik, yeni arayışlar, içe bakma ihtiyacından doğan yeni eğitimler, bolca okumak, yeniden yazmak, yeniden çizmek, yazarak şifalanmak, kendime, kendi iç dünyama daha fazla zaman ayırmak, çok sevdiğim şehrime veda etme zamanının geldiğini benimsemek, kimyasal ilaçlardan uzaklaşmak, mutfağımın becerebildiğim kadar doğal olmasına çabalamak, ekmeğimden yoğurduma kendim yapmak, doğayı yeniden tanımak için eğitimlere başlamak, bu konuda gençlere; özellikle kentten köye göç eden kızıma kulak vermek, dünyamızı daha az kirletip daha çok koruyarak yaşamayı öğrenmek, sağlığımıza, bedenimize saygılı olmak için yeniliklere açılmak, evrene ve yaradana olan inancımı güçlendirmek… mek, …mak, …mek, …mak. İnancım bu listenin her gün biraz daha uzayacağı.
Yaşlanmanın hayaller kurmaya engel olmadığını çok daha iyi anladığım şu günlerde yaşadığımız olumsuzlukları da görmem ve kabullenmem gerekiyor. Önce babamın, ardından annemin modaya uyup, adına çocukluğa dönme hastalığı dedim o malum hastalığa tutulmaları sanıyorum büyük bir gedik açtı hayatımızda. Bu gedik yepyeni uğraşlara, tasalara, korkulara neden oldu. Sonra sorgulamaya… Ya biz? Biz ne olacağız… Bu hastalıktan kaçış var mı? Bir kez daha dünyanın bozulan dengelerinde bulduk cevabı. Gerekli gereksiz ilaç tüketme, kesinlikle stresten uzak dur, doğal yaşamaya çalış, beslenmene dikkat et; özellikle şekerden kaç, farklı uğraşlar edin dedi cevaplar. Ve daha onlarcası. Sonra hayatımızı geçirdiğimiz evimizin, ki o bizden çok çok yaşlıydı, çoktan hastalıklarla boğuşuyordu, yıkılıp yenilenmesine izin verdik. Bu kentten köye yolculuk niyetimizin de başlangıcı oldu. Evet, taşlar tam yerinde oturuyor olsaydı, şimdiye kadar yıkılan binamızın yerinde yenisi yükseliyor olacaktı. Ama dediğim gibi taşlar oynuyor. Hayat kağıt üzerinde planlanamıyor. Biz hayal ediyoruz. Sonra geleni kabul ediyoruz. Hayır, dürüst olmalıyım, etmeye çalışıyoruz. Görünen o ki, bir yıl önce terk ettiğimiz evimiz henüz yenilenmeden biz köye göç etmiş olabiliriz. Şimdi en büyük dileğimiz orada bizi beklediğine inandığımız, daha sakin ve sağlıklı hayata bir an önce kavuşmak. Her nedense, evrenin bu içten duamızı kabul edeceğine inancım sonsuz.
Mutfakpenceremden bugün sızanlar bunlar oldu. Baktığınız, gördüğünüz, kulak verdiğiniz için teşekkürler.
Vakit buldukça bendeki izlerini paylaşacağım oluşum ve olaylardan sadece bazılarının linkleri
https://www.facebook.com/YesimCimcozYaziEvi?fref=ts
https://www.facebook.com/sevgianaciftligi?fref=ts Sevgi ANA Çiftliği Urla https://www.facebook.com/grou…/1451819875082392/Denizgöründü Çiftliği Bayramiç
https://www.facebook.com/pages/Asci-Fok/168565836488463?fref=ts
https://www.facebook.com/groups/394672797375201/?fref=ts Mandala atölyesi,Silvia Çizmeciyan Arsebük.
https://www.facebook.com/pages/BoloBolo-Burcunun %C4%B0%C5%9Fleri/394914757326211?fref=ts : Burcu Ertunç’un İşleri
https://www.facebook.com/kocumbenimdanismanlik?fref=ts Arzu Savaş Zihin Haritaları Atölyesi
http://www.bayramicyenikoy.com/
http://ipekhanim.com/ipek_hanim_ciftligi/ciftlige_giris.html
Annen ve baban için sağlıklı günler diliyorum. Ben de uzun yıllar annem, babam ve teyzemde yaşadım bu durumu. Çok üzücü ve zor bir dönem. Tabi insan gerçekten kendini düşünmeden edemiyor. İleride ne olacak diye. Herkese güzellikler diliyorum. Kentten kaçışı biz de eşimle düşünür olduk. Ama sonunda mutsuz olmak da var. Belli bir yaştan sonra temelli bir değişim de biraz beni düşündürüyor. Kısmet… Sevgiler.