Mandala sadece bir çizme boyama işi değildir. Peki ya nedir?
Mandala sadece bir çizme ve boyama işi değildir… Ya nedir?
Dilerseniz bu sorunun cevabını tanıdığım çok özel insanlardan biri olan Silvia Çizmeciyan Arsebük kendi sözcükleriyle versin.
Mandala, sonsuz bir keşif yolculuğu, bir tür meditasyondur… Gündelik karmaşadan birazcık kopmak, içinize bakmak, bilinçaltınıza kulak vermek için… Sakinleşmek, yavaşlamak için… Dağılmış dikkatinizi toparlamak, beyninizin yaratıcı yarım küresini özgürce çalıştırmak için… İçinizeki enerjiyi akıtmak, sonra o döngüyü istediğiniz yöne çevirmek, şifa bulmak için… Hayallerinizle hedefleriniz arasında bağlantı kurmak için… Güzel ve ahenkli olanı yaratmak için… Dünyayla ve sonsuzlukla olan o derin ilişkiyi kavramak için… Ruhunuzun derinliklerini, kendinizi keşfetmek için…
Bakın sevgili Silvia *Mandala ile tanışmasını nasıl anlatıyor:
Mandala ile tanışmam, Yazı Evi’nde tanıştığım arkadaşım Rehan sayesindedir. Bir telefon mesajı ve ardından elinde bir kitapla karşıma geçti arkadaşım. Bu tam sana göre, al oku incele dediyse de sayfaları çevirir çevirmez kitabı geri verdim. Ama o almadı. Evet, renklerin hayatımda çok önemli bir yeri vardı, sanatın renklerle olan kısmı tam da bana göreydi ama benim gibi tez canlı birinin bu kargacık burgacık sabır isteyen işi yapmasına imkân olmadığını düşünüyordum. Üzerinden geçen yaklaşık üç ay içinde kitabı okumadan en az üç kez geri verdim, üç kez reddedildim. Sonunda Rehan kitabı kütüphaneme hediye ettiğini söyledi. Artık kaçarım yoktu; kitap benim olmuştu. Bir süre sonra şu kitaba şöyle bir göz atmaya niyetlendim; göz atmam okumaya, okumam araştırmaya, araştırmam heyecanıma, heyecanım bu işi öğrenmeye sürükledi beni. Doğruydu; kitapta anlatılan Mandala felsefesi benimle çok örtüşüyordu ve ben bu işi derinlemesine öğrenmeliydim. Hemen eğitim almak için araştırmaya başladım ama maalesef Türkiye’de bunu alabileceğim bir yer yoktu. Bırakın eğitimi Google a “Mandala” yazdığım zaman karşıma Türkçe hiç bir şey gelmiyordu. Kendi çabalarımla yapacaktım. Yurt dışı kaynaklara başvurdum; bu işi bilen bulabildiğim herkesle görüştüm, bilgilerini depoladım. Çizdim, boyadım sonra… Önce kendim için sonra dostlarıma özel. Hediye ettim sonra onlara yaptıklarımı. Sonra baktım ki, içimde bir ses her yerde Mandaladan söz ediyor… Sesimi duyanlar, hadi dediler, hadi bize de anlat… Ben, daha değil dedim, başla dediler, yok yok dedim, biraz daha zaman var dedim. Ben geri çekildikçe onlar üzerime geldiler. Düşündüm sonra; Rehan’ın kitabını reddedişim aklıma geldi. O an kararımı vermiştim. Daha çok okudum, yurt dışında verilen eğitimleri inceledim, uyguladım, bildiklerimle harmanladım, emek ve zaman harcadım. Sonunda atölye açmaya hazırdım. Bu süre içinde evren de bana yardım etmiş ve MANDALA artık bizde de tanınır olmuştu.
Sevgili Silvia, geçtiğimiz yıl “Mandala Atölyesi” adı altında başlattığı derslerinde katılımcılarına önce mandala felsefesini anlatıyor, sonra çizdiriyor, boyatıyor ve en sonunda da bütün bu süre içinde ortaya çıkan duygularını kısacık da olsa yazmalarını istiyordu. İşte mandalanın büyüsü de burada ortaya çıkıyordu. Çizer ve boyarken kişinin kendi iç dünyasıyla baş başa kalması, duygularını ister istemez kullandığı şekil ve renklere yansıtmasını sağlıyordu. Ardından kişi o güne kadar hiçbir şey yazmamış bile olsa duyguları kelimelere, kelimeler de ister istemez kağıda dökülüyordu. Yarım günlük bu atölye çalışmasının ardından sevgili Silvia isteyen katılımcılarını renklerin dünyasıyla buluşturduğu ikinci atölyesine davet ediyordu.
Başta da dedim ya kendisi özel bir insan; yaptığı şeyle yetinmemesi konunun daha da derinlerine inip araştırması ve yeni sezona daha farklı bir atölye hazırlaması tam da ondan beklenen bir şeydi. Öyle de oldu. Bu yıl atölyesinin adı “Mandala ile Yaşam Çemberleri” olarak değişti. Toplam 4+4 saatlik iki ayrı buluşmadan oluşan atölyenin ilk buluşmasında katılımcılar önce Mandala felsefesiyle tanışıyor, merkezinde kendilerinin olduğu, dışarıya doğru açılan ve büyüyen çemberlerde dünya ile kurdukları bağlantıları yansıtan bir mandala yapıyorlar. Simgeler ve renkleri tanımak ve tabii ki ortaya çıkan duyguları yazmak da bu ilk buluşmanın kapsamında. Ama işin en önemli kısmı ikinci buluşmada. Çünkü katılımcılar bu kez kendi yaşam enerjilerine yoğunlaşıyorlar. Çizdikleri Mandalalar aşk, arkadaşlık, aile, iş, sağlık, yaratıcılık, özgürlük, idealler, hayal kırıklıkları, yetersizlikler, korkular ve endişeler hakkında hikâyeler anlatıyor. Yaşam döngüsünü oluşturan iç içe geçmiş çemberlerde kişiler kendi ‘ben’lerini arıyorlar. Yaşam alanlarında enerjilerini nereye akıttıklarını, aslında nereye akıtmaları gerektiğini görüyorlar. Hayatlarından neleri çıkartmak veya neleri katmak, nelerin üzerini çizmek veya nerelerde derinleşmek istediklerini keşfediyorlar. Bu keşif üzerine sohbet imkânı buluyorlar. Bu konuda daha fazla bilgi için facebook Mandala Atölyesi Silvia Arsebük sayfasını ziyaret edebilirsiniz.
Atölye sonunda herkesin yüzünde bir gülümseme içinde bir boşalmışlık ferahlığı… Sadece iki hafta, haftada bir gün dört saat sonunda…
Bakalım seneye hangi yeniliklerle geleceksin sevgili Silvia? Belki yeni bir atölye belki de üzerinde adının yazılı olduğu bir Mandala kitabıyla… Kim bilebilir ki… Bildiğimiz senin yaratıcı gücünün bunu ve daha nicesini başaracağı…
Seni tanıdığım, hayatıma değmiş olduğun için için şükran.
*Mandala Sankstritçe bir sözcüktür ve manda( enerji) la( kap) yani kelimeyi yorumlarsak enerjiyi saklayan kap olarak tanımlanabilir. Doğu inancına göre, bir mandala yaparken hissettiklerimiz bu mandala tarafından saklanıyor. Mandalalar her zaman daire şeklindedirler ve bir merkezden başlayarak birbirinden farklı sembollerin bir araya gelmesiyle bütünü oluşturan, desenlerden oluşur. Mandalaya mağara duvarlarda görülen çizimlerde rastlayabildiğimiz gibi çeşitli kültürlerde yapılan resimler, danteller, mimari süslemeler çini ve tezhip sanatında da görebilmemiz mümkün. Kutsal mekanlarda da sıklıkla mandala motifleriyle karşılaştığımızı düşünürsek çok eskiden beri mandalanın enerjisine inanılmış olduğunu görebiliriz.
Mandala ile Yaşam Çemberleri Atölyesi Yazı Evi’nde. Yazı Evi( Yeşim Cimcoz Yazı Evi) Bahariye’de
Açık adres: Osmanağa Mah. Süleyman Paşa Sokak, Üçgen Apt. No 3 Bahariye/Kadıköy İstanbul
İletişim: 0 545 552 57 50