İşler, güçler…
02 Haziran 2017

Evet bir süre önce fidelerin toprakla buluşmasını yazmıştım. Şimdiyse o güzelim fidelerin çiçeklendiğinden, meyveye durduğundan söz edeceğim. Ancak bu bahçemizde her şeyin yolunda gittiği anlamına gelmiyor maalesef. Lavantalar mesela; Bu yıl ne kadar az su verdiysek de boyumuza ulaştılar, gürleştiler, sıklaştılar. Ama gel gör ki gelincik böceği deniyormuş adına bir münasebetsizin gazabına uğradılar. Bir sabah baktık ki filizlerine yumurta bırakan koyu yeşil, adeta bir inci damlasına benzer böcekler dolu lavantalarımızın üzerinde. İlaçlama yapmıyoruz ya; ne yapacağız? Başladık elimizle böcekleri toplamaya. Zor ve uzun bir süreçti. Kızkardeşim gönüllü oldu bu işe. Güneş yükselir yükselmez böcekler bir yandan, kardeşim bir yandan işe başladılar.
Çok şükür ürüne fazla zarar veremediler .
Solda gördüğünüz güzel çiçek ne biliyor musunuz? O bir soğan çiçeği; daha doğrusu tohuma kaçmış bir soğanın henüz kurumamış tohumları. Bir süre sonra o minik çiçekler siyahlaşıp birer tohuma dönüşecekler. Doğa bu inanılmaz şeyler oluyor değil mi? Cücüklenen soğanları toprağa daldırıyorsunuz; bir süre uzayan cücükleri yeşil soğan olarak tüketiyorsunuz ve ardından doğa size bir sürü soğan tohumu hediye ediyor.
Ufacık tefecik bir badem ağacımız var. Boyuna posuna bakmadan badem verir. Verir de toplasanız ancak iki elin parmakları sayısı kadardır meyvesi. Olsun, umudumuz gelecek yıl iki misline çıkması. Yeter ki sağlıklı büyüsün.
Domatesler bu sene coştular; birkaç çeşidimiz var ama hangisi hangisi bilemiyoruz. Çünkü fidelerimiz fırtına esnasında birbirine karışmıştılar da ondan. Ne yapalım sürprizlere hazır olmak gerekiyor bu işlerde. Geçen yıl mantara tutulmuştu domateslerimiz; acemiliğimizden fazla su vermiş, dipten gelen sürgünlerini almayı bilememiştik. Bu yıl ilk meyveyi bereli görünce çok korktuk, meğer sadece bir böcek ısırığıymış o lekecik.

Ya ilk kabakların ilk biberlerin günaydın deyişlerini duymak
var ya, nar ağacının çiçeklenmesi, portakalların fırtınaya ve yağmura yenilmeden direnerek baş vermeleri. Bunların her biri insanın birer çocuğu gibi oluveriyorlar. Birine bir şey olsun istemiyorsunuz. Boynunu büken veya böceklenen her bitki için ayrı üzülüyor, ayrı ayrı çareler arıyorsunuz. Doğal ilaçlar yapmayı bu şekilde öğrendik. Arap sabunlu su, soğan sarımsak ve acı biberle yapılan ilaçlar ve benzer diğerleriyle bitkilerimizi korumaya çalışıyoruz.
Havuçlarımız sık ekilmekten dolayı böyle biraz garip büyümekteler. Yamru yumru ama olsun onlar bizim ilk havuçlarımız. Seneye daha geniş alana daha az tohum atarak bu hatamızı da düzelteceğiz. İşler güçler demiştim ya işte bizde şimdilik işler güçler bu yönde gitmekte. Yakında incirden, cevizden narlardan haberler vereceğim.
Sevgiyle kalın…
One Comment
leave one →
Merhabalar, yazılarınızı bir kaç
Yıldır zevkle okuyorum. Özellikle urlaya yerleştiğinizden beri… yazmaya devam edin lütfen…urlada nereye yerleştiğinşzi hatırlayamadım, oysa yazmıştınız…
Özbek köyüne yerlrşmeyi istiyorum daha önce urlaya hiç gelmemiş biri olarak:)
8 yaşında bir kızım var, ben emekliyim
Gelip yerleşmek beni çok ürkütüyor, ne iş yaparız nasıl geçiniriz bilemiyorum
Değerli yorum ve fikirlerinizi yazabilşr misiniz?
Sevgi ve selamlarımla