Doğanın Bolluk ve Bereketini Dostlarımızla Paylaşmak için Aşure Kaynatıyoruz
Kaynatacağınız aşurenin evinize ve sofranıza bereket ve bolluk getirmesini dilerim. Bereketin, paylaşmanın, barış ve kardeşliğin simgesidir aşure.İşte yine Muharrem ayı geldi ve mutfaklarımızı da bir telaş aldı.Evet çok kolay bir iş değiş aşure yapmak ama o kadar da zor değil. Yeter ki biraz zaman ayıralım. Son birkaç yıldır ben de daha kısa zamanda yapabilmek için aşurelik buğdayımı düdüklü tencerede haşaldıktan sonra işe başlıyorum. Aşağıda tarifinde de göreceğiniz “gelin etme ” işlemini düdüklüde haşladığım buğdayın üzerini örtüp bir gece bekleterek yapıyorum. Böylece aşuremin yapılışını 2 güne indirmiş oluyorum. Yani 1 kg buğdayın parti parti düdüklüde haşlanması toplam 1 saat, gelin edilmesi 1 gece . Ertesi gün şekeri ve malzemelerinin katılıp tekrar kaynaması ve kaplara bölünüp süslenmesi de 4- 5 saati alıyor. Bunun yarısını yapacakların işi biraz daha kolay olur elbette. Ne yapalım gülü seven dikenine katlanırmış.Haydi hepinize kolay gelsin.
Aşağıdaki yazı geçmiş yıllardaki ” aşure ” yazımın aynısıdır.
İlgili bir diğer yazım da https://mutfakpenceremden.com/2012/12/09/bereket-ona-sa…dircocuklarina/
Arapça’da “aşura”nın kelime anlamı “on”dur. İslami inanca göre hicri yılın ilk ayı olan Muharrrem ayının onuncu günü Aşure günüdür. Bugünden başlayarak bir ay boyunca yapılan aşure eşe dosta konuya komşuya dağıtılır. Farklı dinlerden toplumların farklı sebeplerle, farklı zamanlarda, farklı şekilde pişirdiği aşurenin ortak malzemesi “toprağın meyvesi” diye benimsenen buğdaydır. Buğdaya çeşitli kuru bakliyat, ve yemiş ilave edilerek zenginleştirilir.
Ermeniler aşureye anuş abur, yani tatlı çorba diyorlar ve 31 Aralık ile Ocak ayının 6 sı arasında yapıyorlar. Rumlar koliva diyorlar ve aşureyi kabristanda dağıtıyorlar. Yahudiler ise aşurelerini ağaç dikme bayramı ve bereket dileme günü olan Tu B’Şevat gününde pişiriyorlar. Bu bayram günü Musevi takvimine göre Şevat ayının 15 ine denk gelir. Aleviler ise aşurelerini Kerbela’da şehit olan Hz. Muhammed’in torunu Halife Ali’nin oğlu Hüseyin’in anısına ve bu olayın Muharrem ayının 10’una denk geldiği kabul edildiğinden o gün pişirirler ve ayni gün şehit olan 12 imama atfen 12 çeşit malzeme ile yaparlar. Bazıları da 40 çeşit malzeme koymayı tercih ederler.
Halk arasındaki en bilindik inanç aşurenin Nuh’un gemisinin büyük selin ardından suların çekilmesi sonucunda Cudi dağına oturması anısına yapıldığıdır.. Bu inanca göre aşure gününde gemide bulunanlar, tufandan kurtuldukları için bir şükran borcu olarak gemide kalan nohut, buğday, üzüm, bakla gibi bütün yiyecekleri toplayıp bunlardan bir çorba pişirmişlerdir. Bazı deyişlere göre de tufandan ellerinde kalan tatlı tuzlu ne varsa aç kalmamak için karıştırıp bir tür çorba yapmışlardır.
Aşureyi, yapılış sebeplerini ve kökenini araştırınca çeşitli kültürün ayni kazanda buluştuğunu görüyoruz. Toplumumuzda aşure tüm yıl boyunca yapılabilen bir tatlı olduğu halde hiçbir zaman sadece evde yemek için yapılmaz, muhakkak paylaşılır, geleneklere göre kız anneleri özellikle Muharrem ayında aşure yapar ve eşe dosta dağıtırlar. Bu sevgi ve dostluk alışverişi komşu evler arasında aşure kaselerinin değiş tokuşuna sebep olur.
Tabii ki ana malzeme buğday olsa bile her kültürde ve her evde pişen aşurenin tadı da başka olur. İçine katılan çeşitli malzeme aşurenin lezzetini ve kıvamını belirler. Günümüzde muhallebi kıvamında yenilen aşure, Osmanlı sarayında süzülerek özel aşurelik sürahilerde sunulurmuş.
Gelelim aşurenin malzemelerine ve yapılışına.
Ben tam 20 yıldır aşureyi Ermeni bir komşumdan öğrendiğim ölçüde pişirmekteyim. Daha doğrusu onun yapış şeklini ve temel ölçülerini kullanıyor içine kendi istediğim bütün yemişleri ekliyorum.Bu komşum geçen hafta anısına yazı yazdığım ve çok yakında kaybettiğimiz sevgili İpek Hanımdır yap bir kahve de içelim yazımda tanıyabilirsiniz kendisini.
Hadi alışverişe gidelim ve aşurelik malzememizi alalım.
MALZEMELER:
500 gr. aşurelik buğday
1,5 kg. toz şeker
2 avuç haşlanmış nohut
2 avuç haşlanmış kuru fasulye
1 çay bardağı pirinç
Yaklaşık 5-6 lt.su
İçine eklemek ve üzerlerini süslemek için: Kızarmış kestane, ceviz, Antep fıstığı, fındık, badem, nar taneleri, kuru incir, kuru kayısı ve başka yemişler. Yine arzu edenler içine az gülsuyu katabilirler. Bazıları da üzerine tarçın ekerler. Bunlar tamamen arzuya bağlı şeylerdir.
YAPILIŞI:
Öğrendiğime göre eskiler aşureyi 3 günde yaparlarmış ama modern mutfaklarda bu işi 2 hatta 1 günde bile yapabiliyoruz. Ancak 3 güne böldüğünüzde daha az yorgunluk olduğunu da unutmayalım.
-Buğdayımızı ve pirinci geceden suda ıslatıyoruz.
-Nohut ve fasulyemizi de ıslatıyoruz. Bunları ertesi gün düdüklüde haşlıyoruz. Ancak bu işlemi önceden de yapabilirsiniz. Hatta buzlukta haşlanmış nohut fasulyeniz varsa işiniz daha da kolay.
-Buğday ve pirinç ertesi gün büyük bir tencerede iyice, taneler yarılıp da nişastasını salana kadar kaynatılır.
– İyice kaynayan buğdayı ocaktan alıp, kapağını kapatıyoruz. Tenceremizin her bir yanını sıkıca battaniye ile örtüp ertesi sabaha kadar bekletiyoruz. Yani eskilerin tabiriyle buğdayı *“gelin” ediyoruz.
-Ertesi sabah tenceremizi açtığımızda buğday suyunu çekmiş ve pelteleşmiş olacak. Oacağın altını açmadan bir miktar sıcak su ekleyip buğdayı çözüyoruz. Bir çaydanlıkta sürekli kaynar su bulunduruyor ve tenceredeki su azaldıkça üzerine eklemek suretiyle aşuremizi tekrar kaynatmaya başlıyoruz. Bu aşamada nohut ve fasulyeleri, ekliyoruz.
-En sonunda artık buğdayın tam pişmiş olduğuna emin olduğumuz anda şekerini ekliyoruz. Çünkü erken konan şeker buğdayı aniden sertleştirebilir , aşureyi de sulandırabilir ve aşurede buğday taneleri diri kalabilir. Bazıları bu aşamada aşureyi el blenderi ile ezmeyi tercih edebilirler, bu tamamen keyif meselesi.
Artık minik kesilmiş kuru kayısılar, isteniyorsa incir, fındık, badem, kestane, sultani üzüm aşureye katılır ve bir iki dakika sonra ocak söndürülür. Ben kayısı ve kestaneyi kaselerin dibine koymayı üzerine aşureyi dökmeyi tercih ederim. Bu da size kalmış bir şey.
Aşuremiz pişmiş servis tabaklarına alınıp süslenmeye ve eş dost, konu komşu ile paylaşmaya hazırdır.
Aşureniz ve eviniz bereketli olsun!
*gelin etmek: Bir rivayete göre eskiden aşure tenceresi salonun ortasına konur ve gelin olarak düşünülürmüş ve üzeri çeşitli örtüler, ev halkının getirip bıraktığı hırka, başörtüsü gibi şeylerle örtülür, gelinin gece boyu üşümemesi sağlanırmış.
NOT.:Eğer aşurenizi düdüklüde yapmak istiyorsanız, o zaman geceden ıslattığınız buğday,fasulye ve nohutu ertesi sabah ayrı ayrı düdüklüde haşladıktan sonra , 10 dakika kadar da hep birlikte yine düdüklüde özlendirebilir, ardından büyükçe bir tencereye alıp şekerini ve diğer katmak istediklerinizi katıp gerekirse kaynar su ekleyerek kıvamını ayarlayabilirsiniz. Ancak 6lt. lik bir düdüklüde yapabileceğiniz en fazla miktar yukarıdakinin yarısı olabilir. Yani 250 gr. buğdaydan fazlasını düdüklüde pişirmek tehlikeli olabilir.
Çok güzel ve akıcı yazmışınız, kolay, gözü korkutmayan bir tarif olmuş.Tebrikler!!!
Teşekkür ederim.
Çok harika bir makale olmuş. Tebrikler