İçeriğe geç

Yeni yaşam, yeni mutfak; “Mutfağımda neler oluyor?” Havadan sudan bir yazı…

22 Mart 2016

1-Rar$DIa0

 

Yine bir 21 Mart günündeyim. Günler öncesinden yazdığım yazıyı bu yıl bir türlü yazamadım. Vaktim mi  yoktu? Yooo, vardı. Hem de şehirde olduğundan çok daha fazla. Ama  isteğim yoktu. Huzursuzdum. Hâlâ da öyleyim ya… Bahar bayramını kutlaması bile kısıtlanan bir coğrafyada yaşamanın huzursuzluğu, her sabah hangi olaya uyanacağını bilememenin, korkuyla korkutulmanın, acılara alıştırılır olmanın huzursuzluğu olsa gerek bu huzursuzluk, ya da benzer duygular. Engel oldular yazmama.

Sonra ne olduysa oldu, dün akşam boğazımda düğümlenen kelimeler isyan ettiler, gözüme yaş olup döküldüler ve sonra birden kalktım, bilgisayarımın başına geçtim, en iyisi  havadan sudan bir şeyler yazayım dedim.

Evet başlığa döneyim; yeni yaşam, yeni mutfak…

Tam dört haftadır yeni evimize yerleşmeye, yeni hayatımıza ayak uydurmaya çalışıyoruz. Her zaman yazmışımdır; benim için bir evin kalbi mutfaktır. Pek tabii ki evimizde ilk yerleşen, ilk hayat bulan da mutfağım oldu. Geçen yazımda da paylaşmıştım, Urla’nın ilk tanıdığım, öğrendiğim yeri pazarları oldu. Mevsim bahar olunca renklerin arttığı, yeşilin iyice bollaştığı, capcanlı pazarlar. Koşan tavuğun yumurtasını mı, sevgiyle sağılan ineğin sütünü mü, mevsiminde sağlıklı üretilmiş sebzeyi mi ararsınız… Hepsi var bu pazarlarda. Gezmesi de alışverişi de pek keyifli doğrusu.

Gelelim benim mutfağa; Portakalın ve limonun bolluğu ve lezzeti her pazara gittiğimde alışveriş arabamı bunlarla doldurmama sebep oluyor. Son kalmış, ayva da alsam, aman da Amasya elması varmış, Deveci armuduna da bak ne sulu ne lezzetli… Almak iyi güzel, bir de tüketmek gerekiyor tabii. Biliyorsunuz, portakal likörüyle başladım işe. Ardından size daha önce tarifini paylaşmış olduğum tutti frutti adlı karışık meyve reçelimi yaptım. Maalesef ayvalarımın cinsinden herhalde reçelimin  rengi geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi kızarmadı, sapsarı kaldı. https://mutfakpenceremden.com/2014/02/18/tutti-frutti/Ama lezzetine diyecek yok. Ardından ayva peltesi yapmaya giriştim, Biz ayva peltesi diyoruz da İspanyollar ” membrillo” dediği için galiba dünya mutfağında bu şekilde bilinen bir tatlı bu. Kahvaltıda veya şarap ve peynirle sunulabilen bir tat.1-20160317_084736-001

Dedim ya ayvanın cinsi herhalde; onun da rengi bir türlü kızaramadı. Oysa ağır ağır pişince içine çekirdekli köklerini de katınca muhakkak kızarmasını bekliyordum ama olamadı işte. Kereviz, pırasa, ıspanak,enginar… Ooffff bunların her birine ayrı bir yazı yazmak lazım vallahi! Enginar için yazacağım tabii. Urla’da yaşa da enginar hakkında yazma. Mümkün mü? Neyse mutfağıma döneyim. Bu kadar sebze ve meyve mutfağa girerse bunların kabukları ve artıkları da olacak tabii. Eh biz zaten bu artıkları bahçemizdeki toprağa katmak için kompost yaparak değerlendireceğiz.  **Kompostun ne olduğunu, nasıl yapıldığını bir başka yazıya bırakarak komposta katmadıklarımı nasıl değerlendirdiğimden söz edeyim. Kocaman bir kavanoz içine elma, armut ve ayvanın her gün çıkan köklerini ve kabuklarını, kereviz yapraklarını ve portakal kabuklarını ve bir kaç parça da portakal içini yerleştirmeye başladım. Sonra üzerlerine bir miktar kaynamış su ekledim. Bir hafta boyunca elime geçeni kavanoza istifledikten sonra üzerine geçen yıldan kalma ev sirkemden bir bardak kadar koydum. Şimdi kavanozumun ağzı bir tülbentle örtülü ve içindekiler sirkeleşmeyi beklemekteler. Bu daha önceki elma sirkesi tarifimden biraz farklı oldu, çünkü hazır meyveden değil de meyve kabuklarını biriktire biriktire yaptım. https://mutfakpenceremden.com/2015/04/08/sizde-evde-elma-sirkesi- Sanırım havalar ılık giderse on güne kadar kavanozumdakileri süzüp yeni sirkemi şişelere alabileceğim. Tabii bu arada yeni kavanozlar  yeni atıklarımla dolmaya devam edecek. Sirke konusunda dikkat edilmesi geren bir şey var; aman siz siz olun sakın çürük çarık meyvelerden sirke yapmaya kalkışmayınız. https://mutfakpenceremden.com/2011/10/17/incir-sirkesi-evde-sirke-yapiyoruz/ Bu arada Karaburun limonundan yaptığım limon turşusunu da unutmayalım.https://mutfakpenceremden.com/2011/03/23/limon-tursusu/

Nerede kalmıştım? Evet, reçel, sirke, likör… Gelelim süt ve yoğurt durumlarına… Burada sabah sütü denen taze sağılmış ılık süt bulmak mümkün oluyor, ne güzel değil mi? Kutulara sıkıştırılmış süt tozu katkılı içecekler yerine saf ve “olabildiği kadar“* sağlıklı süt bulmak. Ancak daha sağlıklı  olan keçi ve koyun sütü için sıraya girmemiz gerekiyor. Önce yavrucuklar sonra biz. Kaynatıp bir kısmıyla yoğurt mayalıyorum, kalanını günlük ihtiyaca ayırıyorum.

1-20160322_104817-001

Not: Yoğurdumu mayaladığım bu toprak kap Sevgi Ana Çiftliği’ nin güzel sahibesi Şadan Güvenir’in “aramıza hoşgeldiniz” hediyesidir. İçi bembeyaz sırlı,  dibine yakın bir yerde minicik bir deliği var; yoğurdun fazla suyunu emebilsin diye. https://mutfakpenceremden.com/2015/03/19/ta-tu-ta-ve-sevgi-ana-ciftligi/

Yıllardır sehirde de çiğ süt peşinde koşup yoğurdumu evde yapan biri olduğum halde geçende tam 5 litre sütüm bir türlü maya tutmadı. Sanırım havanın aniden soğuması mı mayamın yeterince ılık olmaması mı benim biraz acele etmem mi ne sebep olduysa olmadı işte gece maya verdiğim süt sabaha cılk süt. Ne yapayım, tabii ilk aklıma gelen bir kısmını peynir yapmak oldu. Kaynattım, belli bir sıcaklığa gelince içine biraz limon biraz tuz… Sonra bekleme süreci ve süzme işlemi. Birkaç saat sonra mis gibi taze peynirim hazırdı.

Tatlı Lor /Ricotta Yapıyoruz

Peynirden süzülen su da cabası. Hava tam da çorba havasıydı. Eh çorba yapacak sağlıklı bir de suyumuz vardı. Hiç durmadım. Onu da değerlendirdim. Bir litre kadar süt ayırmıştım maya tutmayan sütten. Bu kez ona tekrar yoğurt mayası kattım ve 50 derecedeki fırında 2 saat kadar beklettim. Belki yoğurdu bu kez tuttururum diye. Ama nafile. Bir şey oldu ama ne biliyor musunuz? 1 litre sütten 150 gr kadar saf kaymak oldu. Hani araya araya bulamadığımız bıçakla kesebildiğiniz kıvamda tatlı üzerine konacak lezzette bir kaymak. Soframıza geldi, balla buluştu ve kahvaltımızı şenlendirdi. Haaa! Bir daha aynısını tutturabilecek miyim, deneyip göreceğiz. Yani uzun lafın kısası, burada hiç bir şeyi ziyan etmemeyi öğreniyoruz.

*Olabildiği kadar dememde sebep şu; sütün taze olması ve menşeinin belli olması sağlıklı olması için yeterli değil de o yüzden. Ama çevremiz bu işi bilen dostlarla dolu; zaman içinde hayvanını en sağlıklı besleyen üreticilere ulaşacağımızdan eminim.

Yaaa, işte böyle… Konuşmaya başlayınca susmak bilmiyorum.Yazmışım yine uzun, uzun. Oysa geçen hafta pişirdiğim enginar dolmasının tadı damağımızda ve  yenileri dolmak için beni bekler. https://mutfakpenceremden.com/2011/03/30/zeytinyagli-enginar-dolmasi-girit-usulu/DSC_0111

Daha sırada otlu börek  ve taze bezelye yemeği var. Ot dedim ya o da ayrı bir yazı konusu. Takip edin dostlar, sıra onlara da gelecek.

**kompost: https://tr.wikipedia.org/wiki/Kompost

Bugünlük bu kadar , kalın sağlıcakla…

 

Reklam
One Comment leave one →
  1. 26 Mart 2016 22:43

    Ellerinize sağlık! Enginara da dolmasına da bayılırım. Bu sene bir aksilik olmazsa sizin oraların Enginar Festivaline geleceğim. Fırsatım olursa sizi tanımayı çok arzu ederim Işıl hanımcım.

    Sevgiler

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: