Bahar mı geç kaldı, yaz mı acele etti?
Geldi, gelecek derken, yine sırasını yaza kaptırdı en sevdiğim mevsim ilkbahar. Daha bir hafta önce yağmur, çamur, çizme kaban gezerken, hala geceleri sıcak yorgan ararken, o da ne havanın ani değişimiyle tomurcuğunda patlamayı bekleyen çiçekler misali açılıp saçıldık.Yorganlar dolaba, pikeler yatağa, kazaklar paltolar havalanmaya, şortlar t-shirtler raflara, çizme çorap fora, sandaletler ayağa.Çamaşır makineleri dur durak demeden çalışsın, dolaplar bir boşalsın, bir dolsun.Naftalin kokuları, lavanta kokularıyla buluşsun. Silkelensin ruhlar ve bedenler herşey yerli yerine otursun. Buzluklar boşalsın,bu mevsiminn ilk turfandası, enginarla bezelyeye yer açsın. Sofralar yavaş yavaş renklensin, çorba gitsin cacık gelsin. Domates, biber, patlıcan, fasulyenin saltanatı başlasın. Çilek, can erik, kiraz tezgahları şenlendirsin.
Baharın etkisiyle bende de bir gevşeme mi desem, bir çene düşüklüğü mü, bilemedim. Neredeyse bugün yazacaklarımı unutacaktım.
Evet, lafı uzatmadan,”tam zamanı” diyeceğim bazı tariflerimi beraberce hatırlamaya ne dersiniz?
Reblogged this on mutfak penceremden.