İçeriğe geç

Yeni yılı evde karşılayacaklara üç menü

23 Aralık 2018

Bu yıl yine, tencereler kaynasın ocaklarınızda, ekmekler pişsin fırınlarınızda,mis gibi kokular yayılsın mutfağınızdan,konuklar eksik olmasın sofranızdan,neşéli sesler duyulsun evlerinizden ,bu dilekler size “mutfakpenceremden”

Sevgiyle ve özenle hazırlayacağımız sade bir sofra, üzerinde binbir çeşit yemek olan bir masadan çok daha değerlidir.  Yılbaşı sofrası diye hindi dolması yapmamız gerekmiyor. Veya masamızda  ağır mezeler veya çeşitli şarküteri bulunması da şart değil. Değerli olan o masada sevdiklerimizle geçireceğimiz güzel saatlerdir.

Ancak yine de işimiz paylaşmak olunca , bana da size bazı yılbaşı menü örnekleri vermek düşüyor. Arzu edenler her menüden bir şeyler seçip,kendi menülerini oluşturabilirler. Bu tariflerin bir çoğunu sayfalarımda bulabilirsiniz.

Kestaneli Hindi Dolması ve İç Pilav

Mayonezli levrek

Menü 1

Peynir tabağı

Şarküteri

Karides kokteyli veya Mayonezli levrek

Zeytinyağlı yaprak, lahana sarma

Pilaki

Kereviz Salatası

Pancar Salatası

Çeşitli minik  börekler

Kestaneli Hindi Dolması ve İç Pilav

Meyve Salatası

İşkembe çorbası

Menü 2

Peynir tabağı

Pilaki

Yaprak sarma

Patates  veya Kereviz salatası

Pastırmalı börek

Hindi Tandır ve İç Pilav

Yılbaşı pastası

Meyve

Menü 3

Beyaz ve kaşar peynir

Çin böreği

Arnavut ciğeri

Zeytinyağlı sarma

Çerkez tavuğu

Kuzu tandır ve iç pilav

Kabak tatlısı

İşkembe çorbası

Reklam

Yeni Yıl Kurabiyeleri 2/ Kurabiye Ev Yapıyoruz

20 Aralık 2018

mutfak penceremden

Toplumların kendi inanışlarına göre gelenekleri de olduğunu biliyoruz. Ama zaman içinde bunların bazıları sadece o toplumlara özel olmaktan çıkmış, genellikle ticari amaçlar sebebiyle uluslararası kullanılır olmuşlardır. Bunlar arasında yılbaşı ağacı ve ağaç süslemeleri gelir. Bu konunun derinlerine girmeyeceğim, ancak okul yıllarım Alman kültürüyle iç içe geçtiğinden onlardan öğrendiğim ve bu dönemde yapılan bazı yiyeceklerden de söz etmeden geçemeyeceğim.

Aralık ayında Avrupa’da vitrinleri süsleyen renk renk kurabiye evlere rastlarsınız. Bu çok eski bir gelenektir. Sebebini tam olarak bilemesem de Alman dostlardan öğrendiğime göre ailenin çocuklarla beraber hayal güçlerini ve yeteneklerini ortaya koyarak bir arada yaptıkları bu evin dini inanışlarla pek o kadar da alakası yok, ya da artık pek bilinmiyor.

Bu ev kurabiyeyi siz de çocuklarınızla birlikte bir tatil gününde eğlence amacıyla yapabilir, yeni yıl sofranıza ekleyebilirsiniz. Hatta ilkokul çağında çocuklarınız varsa, onlardan evin kağıt kalıbını hazırlarken size yardım etmelerini isteyebilirsiniz. Bu onlar için hem faydalı hem de eğlenceli bir çalışma…

View original post 479 kelime daha

Toprak Ana Günü’ ne…

08 Aralık 2018

Artık ne anneler günü ne babalar, ne öğretmenler, ne sevgililer, ne şu ne bu… Ara sıra da olsa takip ediyorsanız beni biliyorsunuz ki bugünler hakkında hiç özendirici yazılar yazmam. Saygı duyarım, o kadar. Belki anlamlarını yitirdikleri, kapitalist dünyaya hizmet eder oldukları içindir yazmamam, belki tek bir güne sığdırılacak kadar hafife alınmamaları içindir, belki de hepsi. Ama “Toprak ana” günü için durum farklı. Paylaşmak, duyurmak, bilmeyene bildirmek isterim anlamını, bildirmek isterim neden kutlanası olduğunu. Yine de vurgulayacağım ki, o da diğerleri gibi tek bir güne veya haftaya ait olamaz.  “Toprak ana” gününün altında bilmemiz ve kutsamamız gereken çok şey var. Yaşı bana yakın olanlar bir zamanlar “yerli malı haftası ” kutladığımızı bilirler. Şimdi sadece adı var, tadı yok!!!

Bereket, ancak ona sahip çıkanların ve çocuklarına bunu miras bırakabilenlerindir, cümlesi bir toprak ana gününde duyduğum ve zihnime kazınmış bir öğüttür. Gelin siz de bereketinize sahip çıkın.

Bakın ben “Toprak ana” gününü nasıl tanıdım.

Henüz İstanbul’da yaşıyorduk. Sekiz yıl önce kendi ekmeğimi kendi mutfağımda kendi ürettiğim maya ile yapmaya niyet etmemle yeni bir yolculuğa çıktım. Bu yolculukta önce internette ekşi maya yapımı hakkında sayısız yazı okudum. Sayısız denemeler yaptım ve gerçek ekmeğin peşine düştüm. Ve bir gün kendimi slow food hareketinin yazılarıyla ve oluşumun kendisiyle baş başa buldum. Sohbetlerinin ve eylemlerinin çoğuna katılamamış olsam da tüm önemli paylaşımlarını okumaya çalıştım, üyeleri oldum ve onları hep takip ettim.

Bu süreç içinde toprak ana günlerinde yapılan ekşi maya takas şenliklerine katıldım ve ilk kez kendi ekmeğimi orada tadıma sundum. Aldığım olumlu eleştirilerle cesaretlendim ve yıllardır kendi ekmeğimi üretir oldum. Toprak ana buluşmalarında bazen bir çorba kaynar ortada, bazen aşure bazen keşkek, bazen tarhana, bazen de bulgur pilavı, ya da buğday aşı… Ortak malzeme genellikle buğdaydır. Toprağın insanoğluna sunduğu en önemli besin kaynağı olan buğday. Bir tek tarif yoktur bu kazanları kaynatırken; hikayesi, farklı yöresel tarifi olan herkesin tarifi dinlenir, eklenir. Not edilir; gelecek nesillere aktarılması için. Tabii ki konu sadece buğday değildir; konu  toprağımıza, tohumumuza, yerel gıda ve kültürümüze, bio çeşitliliğimize ve tabii ki  suyumuza sahip çıkmak üzere farkındalık yaratma çabasıdır. Buğdayın anavatanı üzerinde yaşamamıza rağmen buğday ithal etmek zorunda kalışımız gibi bir zamanlar neredeyse tek üreticisi olduğumuz birçok ürünü artık yetiştiremez oluşumuz da acı bir gerçek. Çiftçinin toprağın efendisi olduğu cümlesi de artık bir masal oldu. Toprak ana buluşmalarında konuşulan konuların arasında yerli, atalık tohumla atadan kalma tarım bilgilerini kullanarak üretmenin yolları, üretimin ve tüketimin adil olması, paketlenmiş raf ömrü uzatılmış gıdaların sağlığa zararları da var.  Ayrıca gelecek nesillere eski damak tatlarımızı unutturmamak için neler yapabileceğimiz hakkında uyandırılan farkındalığı da eklemeliyim.

Ben de 2010’dan  başlayarak bu yolda kendi çapımda bir şeyler yapmaya çalıştım. Bildiğiniz gibi buayfalarda da sürekli olarak genç annelere çocuklarına en az haftada bir kez olsun ev keki, ev poğaçası yapmaları gibi önerilerde bulundum. Sebze ağırlıklı beslenme ve hazır gıdadan uzak durabilmek için özellikle çocukların seveceği yeni tarifler denedim ve paylaştım. Temiz gıdaya nasıl ulaşabileceklerinin ip uçlarını verdim. Okul kantinleri ister istemez tercih eden ailelerin de dikkatini çekmeye çalıştım. Çocuklar ev yemeğinin tadını, evde pişen bir kekin kokusunu unutmasınlar diye… Hatta bazen biraz sert çıktığım, önerilerimi uyarıya çevirdiğim de oldu :))  İnanın, hayatında en az bir kere annesi veya anneannesiyle mutfakta zaman geçirmiş, hatta ona yardım etme şansı olmuş çocukların burnunda her zaman ev mutfağının kokusu olacaktır. Sonra dayanamadım, kendi evimin mutfağında ekmek ve ekşi maya yapımı  daha sonra da çocuklar için sağlıklı yiyecekler atölyeleri düzenledim, öğrendiklerimi paylaştım, paylaşmaktan keyif aldım.

Üç yıldır yeni yaşamımızı şekillendirdiğimiz Urla’da kendimizi bir anda temiz gıdaya ulaşmak için toplanmış bir gurup güzel insanın içinde bulduk. Çevremizdeki güzelim tarım arazilerinin taşa dönüşmesi bir yana maalesef eldeki toprağın da her geçen gün zehirli ilaçlarla ve yanlış tarım teknikleriyle kaybedildiğini görmek hepimizi hem üzüyor hem de gelecek nesiller için büyük kaygı duymamıza neden oluyor. Boş durmuyor, elimizden geldiğince aklımız erdiğince küçük üreticiyi desteklemeye, onların yerelde kalmasına, temiz tohumla ilaçsız tarım yapmasına destek olmaya çalışıyoruz. Başarabiliyor muyuz… Başarmanın temeli denemekten elini taşın altına sokmaktan geçiyor… Umudumuz hep var. Haydi elele verelim biz de bereketimize sahip çıkalım.

Işıl Ertunç 2018

Toprak ana… terra madre günü her yıl Aralık ayının onuncu günü kutlanmaktadır. Sloganı toprak ananın bereketine şukran sunmaktır. Dünyanın dört bir yanında çeşitli etkinliklerle kutlanan bugün 2009 yılından beri “slow food” hareketinin de doğum günü olarak kabul edilmiştir.

 

 

 

 

Bunları biliyor muydunuz? (1)

06 Aralık 2018

Bunları biliyor muydunuz, cümlesiyle başlayınca yazıya, önce biraz itici, korkutucu gelebiliyor okuyana ama korkmayın lütfen,  bir çoğumuzun bilmekten keyif alabileceği bir şeyler paylaşmak istiyorum size. Çoğu kızlarımın hediyesi bir kitaptan yıllar önce okuduğum, sonra zihnimimn bir köşesine kaldırdığım şeyler bunlar. Sonra ne olduysa oldu kitap birden bana yeniden gülümsedi durduğu raftan. Özledim seni dedi adeta. Olan oldu ve her satırını okudukça bunları neden paylaşmadığımı kendime sorar oldum ve geçtim klavyenin başına… Bütün bunlar bir anda olmadı tabi,o kitaplar bana kendilerini arkeolog Ahmet Uhri’nin kutsal gıdalar üzerine verdiği seminerler dizisine katıldıktan sonra hatırlattılar. Bunu itiraf edeyim önce… Sonra da ekleyeyim, buraya yazacaklarımın devamı var, hem de çok…

* En eski sıvı yağı Mısırlılar’ın susamdan elde ettiğini

*Sütten tereyağı elde eden ilk toplumun İskitler olduğunu,

*Dünyanın bazı bölgelerinde, bilhassa orta ve güney Afrika’da günde sadece tek bir öğün yendiğini,

*Sandviç ve benzeri ekmek arası yiyeceklerin Kont John Montagu’nün 1762′ de çok düşkün olduğu oyundan kalkmamamak için masasına servis yaptırmasıyla tanındığını ve yaygınlaştığını

*İlk çağlardan beri insanların oturarak yemek yeme alışkanlığı olduğunu,

* İlk kez 17. yüzyılda Belçika’da kışın yoksulların balık yerine kızarmış patates çubukları yediğini,

*ABD’de yılda 4 milyon tondan fazla kızarmış patates tüketildiğini,

*İlk tuz işleme biriminin M.ÖÇ 6000 yıllarına ait olduğunu ve tuza bazı toplumlarda beyaz altın dendiğini

*Şekerin ilk çağlardan beri kullanılan ve hep aranılan bir besin olduğunu ve o zamanlardan beri tadı hurma ağacı , hint darısı,üzüm ve arı kovanlarında ve akçaağaçda aradıklarını,

*Balın tarih öncesinden beri kullanıldığını, suyla karışımından bir tür alkollü içki elde edildiğini ve uzun zaman şekerin yerini aldığını,

*Şu anda Avrupa’da en fazla ekmek tüketen ülkenin Türkiye olduğunu( günlük kişi başı 350gr),

*Beslenmeye ayrılmış 400 den fazla  ürünün kökeninde mısır olduğunu,

*Pirinç üretiminin MÖ. 3000 den daha öncelere dayandığını,

*Dünyada  en çok tüketilen meyvelerin, üzüm,portakal,elma ve muz olduğunu biliyor muydunuz?

Kaynakça: Dünya Mutfakları Atlası (Gılles Fumey, Olıvıer E.)

 

 

Yok yok mücveri; sağlıklı besleyici… Glutensiz, sebze dostu…

05 Aralık 2018

mutfak penceremden

1-DSC_5507

Söz mücverden açılmışken….

Başlığa ne yazsam diye çok düşündüm doğrusu; mücver desem değil, fırın mücver desem o da değil, karışık mücver desem eh işte. Bilindik bir tarif mi değil mi açıkçası ben de bilmiyorum ama uydurduğumu itiraf etmeliyim.Mühim olan çok lezzetli, üstelik sağlıklı hem de tavada kızartılandan pek farklı olmayan bir mücver olması. Hayatımızdan kızartmaları çıkartalı epey oldu. Ara sıra patates kızartmasına “hayır” diyemiyoruz ama o zaman da dondurulup kızartılanı değil de anında soyulup kızartılanı istiyoruz. Bu mücveri hazırlarken içine koyduğum un miktarını iyice azalttım; buna karşılık yumurta sayısını artırdım. Mücverimi hazırlar hazırlamaz, sulanmasına izin vermeden pişirdim.

Neler kullandım?

2 sap pırasa çok ince kesilmiş ( önce boyuna sonra enine kesmeli)

1 orta boy kereviz

1 orta boy patates

2 kabak ( kışın balkabağı ve rodos kabağını tercih ediyorum)

2 avuç doğranmış brokoli

1 orta boy havuç

Arzuya göre 2 sap taze soğan eklenebilir

Arzuya göre dereotu ve maydanoz

View original post 187 kelime daha

Balkabağı ve Kerevizli Mücver

02 Aralık 2018

mutfak penceremden

1-DSC_5162

Kışın kış sebzesi yenir diyorsam, mücveri de kış kabağıyla yapmak gerekir diye düşündüm ve kolları sıvadım. Taze soğan yerine bir sap pırasa, kabağa arkadaş biraz da kereviz ekleyince altın rengi nefis bir kış mücveri oluverdi. Biz afiyetle yedik. Belki siz de denersiniz.NOT: Ben artık mücverlerimi fırında yapıyorum. Daha çok yumurta kullanıyor ve hiç un koymuyorum. 

Neler Kullandım?

½ kg balkabağı

1 adet orta boy kereviz

½ sap incesinden pırasa

2 yumurta

2 kibrit kutusu kadar keçi peyniri

Maydanoz, dereotu

Tuz, karabiber

2 çorba kaşığı galeta unu

Kızartmak için zeytinyağı

Nasıl Yaptım?

Balkabağı ve kerevizi rendenin kalın tarafından rendeledim. Pırasayı önce boyuna sonra eninden incecik doğradım. Peynir, yumurta, yeşillikleri ve galeta ununu ekledikten sonra bol yağda hızlıca kızarttım.Havlu kağıt üzerinde beklettikten sonra doğru servis tabağına.

Afiyet olsun!

View original post

Konsantre Et Suyu (Aspik)

02 Aralık 2018

mutfak penceremden

Birçok yemek tarifinde, özellikle çorba ve pilavların neredeyse olmazsa olmazı et suyunu hazırlamak pek de kolay bir iş değildir. Ancak bugün sizlerle paylaşacağım şekilde yapılıp saklandığında size büyük kolaylık sağlayacağını umuyorum. Bu usulde yaptığımız et suyunu ister minik poşetlerde istersek de plastik buz kalıplarında dondurabilir ve 3-4 ay kadar buz dolabımızın derin dondurucu bölümünde saklayabiliriz. Kasabınıza kemik suyu yapacağınızı söylediğinizde size gereken kemik ve eti verecektir. Bu iş için dana kemiği kullanmanızı önereceğim. Biraz zahmetli bir iş olmasına rağmen usulüne uygun yapıldığında 1 yemek kaşığı konsantre kemik suyu (jöle haline geldiğinden ) 1lt. su içinde eritilerek kullanılabilir. İşte tarifi…

View original post 271 kelime daha

Pancar Kavurma

05 Kasım 2018

Başlığa “Kızım usulü pancar kavurma” yazmalıydım esasen. Bu yemek öğrendiğimin onuncu gününde üç kez yapılıp yenmiş olup gerçekten kızım Burcu’nun ocak başı marifetlerinden biridir. Yapılışı da kolay malzeme de. Üstelik hem sıcak hem soğuk yenebiliyor. Vejeteryan da tüketebilir vegan da… Diabet hastaları az tüketsin diyebilirim. İnsan bir kez yiyince müptelası olabilir.

Malzeme

2 adet orta boy pancar / sapları hariç

1 adet orta boy kuru soğan

1 adet orta boy patates

Arzu ettiğiniz kadar zeytinyağı

Tuz  ve dilediğiniz baharat

Yanında sarımsaklı yoğurt olursa tadından geçilmiyor

Yanmaz bir tavaya zeytinyağı koyduktan sonra , ilkin küp kesilmiş soğanı koyup 5 dakika kadar pembeleştiriyoruz. Ardından yine küp kesilmiş pancarları ve az sonra da yine küp kesilmiş patatesleri ekliyor ve on dakika kadar karıştıra karıştıra kavuruyoruz. Bir çay bardağı su ve baharat ekledikten sonra kapağını kapatıp on dakika da bu şekilde pişiriyor sonra yanında sarımsaklı yoğurtla afiyetle yiyoruz.

 

 

Tam Bir Akdeniz Ülkesi Yemeği/Pilav Provensial

10 Ekim 2018

mutfak penceremden

1-DSC_3640Tam bir Akdeniz ülkesi yemeği var bugün sırada. Ana vatanı Güney Fransa olsa da o  kadar bize uygun bir yemek ki, ne malzeme konusunda ne de damak tadı olarak  hiç zorlanmadan pişirebilirsiniz. Üstelik vejeteryansanız veya hayvani gıda diyetindeyseniz, işte bu tarif tam da size göre biçilmiş kaftan. Şu anda en bol bulunan sebzeleri sağlıklı esmer pirinçle karıştırarak yapılan bu yemek gerçek bir ana yemek. Bu tarifi  ilk defa pirinç konusunda yazılmış kitapların birinde görmüş ve mutfağıma uygun bulduğum için uygulamıştım. Ama baştan söylemeliyim ki pirinç yerine bulgurla hazırladığınızda daha da sağlıklı ve besleyici bir yemek oluyor.

Neler Kullanıyorum?

4 kişi için

2 adet orta boy kuru soğan

6 çorba kaşığı kadar zeytinyağı

175 gr. ( 1 su bardağı gibi)  kepekli pirinç veya bunun yerine bulgur kullanılabilir

2 su bardağı su veya tercihen sebze suyu/ pişirme esnasında pirincin cinsine göre bazan  sıcak su eklemek gerekebilyor

1 adet büyük boy etli kırmızı…

View original post 267 kelime daha

Fırında Palamut (Kuşu!)Yapalım mı?

10 Ekim 2018

mutfak penceremden

Balık severler “palamutçular” ve “lüferciler” diye ayrılırlarmış derler ama ben her ikisini de  çok sevenlerdenim. Lüfer konusu çok uzun ve hüzünlü bir konu ve gelecek haftakiyazımızda yer alacak o yüzden bugün arada kaynamasını istemem.

Geçende mevsimin ilk çingene palamutunu henüz tam yağlanmamış olmasına aldırmadan alırken, balıkçım pek tabii ki kızartmasını yapmamı tavsiye etti. Ama ben biraz ısrarcılık, biraz yenilik ve değişiklik derken,  palamutu da tıpkı hamsi kuşuyapar gibi hazırladım ve tava yerine fırına attım. Benim kuş biraz martı oldu ama tadına doyum olmadı . Doğrusu evde ne koku vardı ne balık piştiğine dair başka bir iz. Balıkları ayıklatırken omurgasını ayrı kestirdiğimden tabaklarda kılçık da kalmamıştı. Sadece masada “ çok yedim öldüm ama olsun  bir parça daha yok mu” diyerek parmaklarını yalayan aile üyelerimiz. . Hah bu arada palamutun en sevdiğim yeri de bu omurgasıdır. Anneannem palamut kızarttığında başında durur omurgalarını bana gizlice vermesi…

View original post 333 kelime daha

%d blogcu bunu beğendi: